Eser Bilgisi

Çağdaş Resmin Dervişi: Murat Sinkil – Yaşamı ve Sanatı Ressam Murat Sinkil’in, kırkbeş yıllık sanatsal üretimini konu alan bu monografik çalışma, Sinkil’i belirginleştiren özellikleri irdeliyor ve onu sanat tarihi bağlamında değerlendiriyor. Yazar Nergis Abıyeva çalışmayı Murat Sinkil’in resim arşivi, otobiyografik notları ve yakınlarının tanıklıklarına dayandırarak ve bilgileri karşılıklı doğrulayarak hazırlamış. Bu nedenle kitap, resim sanatı tarihine önemli bir katkı niteliği taşıyor. Kendi sanat anlayışı ve ideal kurgusu uğruna İstanbul’u geri dönmemek üzere terk eden Murat Sinkil, bu radikal kararı vermesine kadar geçen yirmi yıl içinde galeri-alıcı-basın ilişkilerinde derinleşen sorunlarla karşılaşır. Yüceltilen sanatçıları merkeze alan bakış açısına karşı çıkan bir tavır takınır. Sanat camiasında popüler olma ve durağanlık kısır döngüsünü bilinçli bir şekilde reddeder. Kendi yaratım sürecini sanat piyasasının isteklerine göre sınırlandırmak istemez. Sanatsal üretimi bu tavrın izinde devam eder. Resim yoluyla hayallerini, düşlerini ortaya çıkarır; estetiği gündelik hayatın içinde arar; sürekliliği ve değişkenliği benimser. Sanatında özgürlüğü seçen Sinkil, bu yolun zorlu olduğunun farkındadır; ancak geri adım atmaz. Antalya döneminde, İstanbul’da olduğu gibi bildiklerini öğretir; Akdeniz doğasını ve peyzajını yakından tanır; sessiz ama güçlü biçimde resimlerine devam eder. Adeta bir derviş olgunluğu gibi, kendini sanat ortamlarından ve göz önünden uzakta tutmayı bilir; ancak bütün varlığıyla süregiden hayatın ve bulunduğu coğrafyanın içindedir. Bu dönemde işlediği tarihi temalar, yaptığı memleket resimleri ve üç boyutlu objeler bunun göstergesidir. Kendini “Yolumu bulamadım…” diye eleştiren Sinkil’in yolu aslında sosyal ve fiziksel çevresinden ilham alan hayal gücünün ve imgelerinin evrilerek yarattığı yoldur. Tıpkı Heraklet’in “Hayatta tek değişmeyen şey değişimdir” sözü gibi, Sinkil’in resimleri değişken, yoğun ve dinamiktir; tek oturumda başlayıp bitirilen enerjiyi taşır. Kendini “Yeni Dışavurumculuk” akımına yakın görür. Ancak sanatı bununla da sınırlandırılamaz. Doç. Dr. Selçuk Sayan