Eser Bilgisi

Güz mektubu Pek kıymetli Türkiye Günlüğü müdâvim ve kârîleri, 155. sayımızda vadettiğimiz üzere “Cumhuriyet’in 100. Yılında Türkiye’de Tarih Yazımı” hususî sayısını sizlere takdim etmekle bahtiyarız. Planladığımız bazı yazılar yetişmemekle birlikte mütekâmil bir sayı olduğu hususunda bizimle hemfikir olacağınız kanaatindeyiz. Zengin muhtevâsıyla bu sayımızın umumî ve hususî kütüphanelerin raflarında yerini alacağı muhakkaktır. 2023, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun 100. yılı. Asırlık bir çınar olan devletimiz inşallah ilânihâye pâyidar olacaktır. Bundan bir asır evvel dünyada vuku bulan siyasî hadiseler neticesinde Devlet-i Aliyye-i Osmaniye tarih sahnesinden çekilirken yerine ikame edilen devletin ismi Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmuştur. 20. yüzyılı bir cümle ile tasvir edecek olursak; “imparatorlukları tasfiye asrı” şeklinde ifade etmek mümkündür. Daha net bir hüküm cümlesi ile I. Cihan Harbi, husûsen Osmanlı’nın tasfiyesi üzerine çıkartılmış bir harptir. Bu meyanda kısaca şunları ifade etmek isterim: Devlet-i Aliyye-i Osmaniye tasfiye edilmekle birlikte onun yerine kurulan devlet, nihâî noktada yeni bir devlet olmaktan ziyade mevcut devletin devamı mahiyetinde idi. Zira Türkler mevcut devletlerinde bir rejim değişikliğine gitmiş oldular. Yani hânedanlıktan cumhuriyete geçilerek sadece rejim, idari sistem değiştirilmiş oldu. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Osmanlı Devleti’nin ricâl-i devleti idiler. Millet aynı millet, coğrafya aynı coğrafya, bayrak aynı bayrak, din aynı din, dil aynı dil... Hal böyle olunca değişen hususun sadece idarî sistem yani rejim olduğu gün gibi ortadadır. Bizim için aslolan her zaman devlet idi ve öyle de olmalıdır. İdarî sistemin değişmiş olması esasa müteallik bir husus değildir. Günün sonunda elimizde bir devlet olduktan sonra gerisi teferruattan ibarettir. Devlet, insanoğlunun gök kubbe altında icra ettiği, vücut verdiği en mütekâmil, en sanatkârâne, en aklî ve en sofistike sanat eseridir. Bu muhteşem sanat eserine Türkler kadar katkıda bulunmuş bir başka millet yoktur. Asırlık çınarımız olan Cumhuriyetimizi tahkim ve inkişaf ettirerek ilânihâye yaşatacağız. Bunun için de yapılması gereken şey nazarî hikmet ile amelî hikmeti (siyaseti) hakimane ve sanatkârâne bir şekilde icra etmektir. Kısaca kılıç ve kalem doktrini bir sarkaç gibi süreklilik arz etmelidir. Unutmamak gerekir ki; “Her şuurlu Türk müteyakkız bir devlettir”. Tarih nedir? Tarih neden bahseder veya neden bahsetmelidir? Tarih bir ilim midir yoksa bir disiplin midir? Tarih bir sanat mıdır yoksa bir edebiyat mı? Bu ve buna benzer sualleri tarih filozofları ele alıp cevaplamaya çalışmışlardır. Tarihin neliği hususu çok muhataralı bir sahadır. Bu hususun ihtilâfı ve münakaşası insanoğlu var olduğu müddetçe devam edecektir. Ama tarihin ilimlerin anası olduğu kaziye-i muhkemesi herkesçe müsellemdir. Bu böyle olmakla birlikte tarihin nasıl anlaşılıp kaleme alınacağı hususundaki ihtilâflar bir problematik olarak canlılığını sürdürmektedir. İlimlerin anası olan tarihin nasıllığı 4 Güz mektubu Türkiye Günlüğü 156 / Güz 2023 hususundaki bir hata -masumane de olsa- çok vahim neticeler tevlîd edebilir. Kısaca bu ilk düğmeyi yanlış iliklemek gibidir. Tarihi değerlendirmede yapılan çok önemli ve tehlikeli -maalesef bunu sadece sıradan vatandaş yapmıyor, meslekten tarihçi olanlar da yapıyor- iki bakış zaviyesi vardır. Biri anakronizm diğeri ise vigizmdir. Anakronizm, bugünün kelime ve ıstılahlarını geçmişe taşıyarak anlama ve anlamlandırma teşebbüsüdür. Bu ise geçmişi anlamaktan ziyade mahkum etmektir. Vigizm, tarihi bugünü verecek şekilde kurgulamaktır. Her iki tarih okuma şekli de ya cehaletten ya da ideolojik körlükten neşet eder. Tarihî kaynakları okuma ve değerlendirmede bu iki tehlikeli tasavvurdan da uzak durmak gerekir. Herhangi bir ideolojik saplantıya kapılmadan tarihi ve metinlerini okuyarak anlamlandırmak ilim adamlarının vazifesidir. Tarih bir inanç alanı değildir ve olmamalıdır. Unutulmamalıdır ki hayat tarihe dönük olarak anlaşılır, istikbale dönük olarak da yaşanır. Bu mülahazalarla vücuda getirdiğimiz elinizdeki hususî sayıda çok kıymetli ilim adamlarımızın yazıları yer almaktadır. Türkiye Günlüğü ve efkâr-ı umumiye nâmına Yalçın Koç, İhsan Fazlıoğlu, Abdülkadir İlgen, Cemil Koçak, Nuri Sağlam, Mustafa H. Sayar, Ahmet Kavas, İbrahim Şirin, Abdullah Mesut Küçükkalay, Ahmet Demirhan, İlyas Kemaloğlu, Fatih Durgun, Halim Gençoğlu, Ata Şahit, Recep Karacakaya ve Bedriye Uzuner’e teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Sözü uzatmadan sizleri hocalarımızın makaleleriyle baş başa bırakıyoruz. Sayı mektubuna son vermeden önce tedavisi devam etmekte olan Mustafa Çalık hocamız için şifa duaları ve niyazlarınızı beklediğimizi ifade ediyoruz. 2024 yılının Mart ayında neşrolunacak müteakip sayımıza ilim ve kültür erbabını katkılarını bekliyoruz. Bâki selâm, hürmet ve muhabbetle… İhsan Ayal

Eser İHSAN AYAL editörlüğünde hazırlanmıştır. Kitap 2023 yılında Cedit Neşriyat tarafından [ANKARA] 1300-2767 ISBN kodu ile yayınlanmıştır. 248 sayfadır. TÜRKİYE GÜNLÜĞÜ Sayı 156, Güz 2023 - Cumhuriyet'in 100. Yılında Türkiye'de Tarih Yazımı adlı eser Türkçe dilindedir.

Kitap, 19,5 cm genişliğinde 27,5 cm yüksekliğindedir.

Kitap KARTON KAPAKLI cilt bilgisi ile 1 yıl önce eklenmiştir.

TÜRKİYE GÜNLÜĞÜ Sayı 156, Güz 2023 - Cumhuriyet'in 100. Yılında Türkiye'de Tarih Yazımı adlı eser, Kitap > Süreli Yayınlar > Dergiler > Sosyoloji kategorisinde Yeni olarak satıştadır.

Kondisyon: Yeni

Ürün kondisyonları ürün açıklamalarında belirtildiği ve/veya ürün fotoğraflarında görüldüğü gibidir. Açıklamada yer alan veya fotoğrafta görülen üründen farklı nitelikte bir ürün gönderilmesi halinde siparişin iadesi/iptali kitantik.com güvencesi ile sağlanabilmektedir.

Kargo Ödeme Durumu

Ürün Cedit Neşriyat tarafından, PTT, Yurtiçi, Aras, hepsiJET veya KolayGelsin (Sendeo) Kargoyla gönderilecektir. Kargo ücreti 120.00 TL dir ve sipariş anında ödenir. Aynı mağazadan veya ortak kargo anlaşmalı mağazalardan bu ürünle birlikte alacağınız diğer ürünler için ek kargo ücreti ödemezsiniz.

Cedit Neşriyat - Mağaza Hakkında

Cedit Neşriyat, 1992 yılında kurulmuş olup, o tarihten beri ulusal ve uluslararası düzeyde düzenli faaliyet yürütmektedir. Yayınevimiz, “Tanınmış Ulusal Yayınevi” ve “Uluslararası Yayınevi” niteliklerini haizdir. Yayınevimiz, aynı alanda, farklı yazarlara ait yirmiden fazla kitap yayımlamıştır. Cedit Neşriyat tarafından yayımlanan kitaplar, dünyanın önde gelen üniversite ve kamu kütüphanelerinin kataloglarında yer almaktadır.

Üniversitelerarası Kurul Başkanlığı (ÜAK)’nın 2019 Ekim Dönemi Doçentlik Başvuru Şartlarında belirttiği üzere, “Uluslararası yayınevi: En az beş yıl uluslararası düzeyde düzenli faaliyet yürüten, yayımladığı kitaplar dünyanın bilinen üniversitelerinin kataloglarında yer alan ve aynı alanda farklı yazarlara ait en az 20 kitap yayımlamış olan yayınevi”dir.